LIFE IS SWEET



Dün Mike Leigh'ten Life is Sweet filmini izledim. Filmi çok sevdim çünkü delilik dolu. Kurgu ve senaryo anlamında değil ama tüm karakterler yarı deli. 90'larda İngiliz orta alt sınıf diyebileceğimiz bir ailenin yaşamını anlatıyor. Filmin başlarında ailede herkesin bir şekilde işinden bahsedilirken, ne iş yaptıklarını ilerleyen zamanlarda aynı anda öğreniyoruz neredeyse. Agresif / bulimik genç bir kız, dişilliğini reddeden ablası, sürekli kıkırdayan bir anne ve üzerine basarak kayıp ayağını kırdığı için bir kaşığı düşman ilan eden baba. Tabii bunun yanısıra daha da deli yan karakterler. Şu "Hot Snacks" karavanı da hayallerimden biridir. Hem ev, hem araç, hem ekmek teknesi!

Yeniden


Aradan 7 sene geçmiş, bir an aklıma geldi bir bloğumun olduğu. Eski yazılarımı okudukça gülümsedim:) 23 yaş, hüznümün ve sorgulayışımın doruk noktası! :) Geçen yıllar içerisinde pek çok şey değişti tabii, hüzün dışında. Sorgulayışım kendini mutlak bir iç huzuruna kavuşturmuş olabilir, bundan pek emin değilim. Artık kendi evim var,arkadaşlı, iki kedili, bol bol küllüklü.. Geçen hafta, salonu da bir perdeyle ayırdım. Rustik değil ama kancalı,ipli. E tabii mezun oldum, iş hayatında kavruldum, yeni arkadaşlarım oldu, sevgililer geldi,geçti. Şimdi 30 yaşımda işsiz ( bilinçli bir tercih ), kırmızı örtülü kanepemde uzanmış, yazma isteğimi güdülüyorum. Yeniden başladım, mutluyum! 

homur/

bu uykusuzluk sarhoşluğunu çok seviyorum ben. gözlerin bağırır "kapan artık" diye, ellerin hep hareket halindedir, aslında hareketi bıraksan öyle şuursuz bir uykuya dalarsın.ama beynin reddeder. bi dakika ama, uykusuz değilim ben şimdi, çok uykuluyum hatta.varolan şey "uyku" ise neden yokmuş gibi konuşuyorum. "çok uykusuzum" demek "uykum yok saatlerce uyumayabilirim" demeye gelmez mi ki? acaba bir insan kaç saat uyumadan dayanabilir?sonunda uykudan ölür mü insan-uykusuzluktan-? uykusuzluktan ölürsem çok üzülürüm..

yeşil

şimdi bende kalan yeşil bulutsular.içinden öyle bir gülümseyiş geçiyor ki ömrümü veresim geliyor.canım yanmıyor artık.hiçbirşeye üzülmüyorum belki de-muadili-sevinmiyorum da.hepimiz ölüyoruz yakın zamanda,haberiniz olsun.çok kurak ve çok susuz ortalık.çok kimsesiz ve çok sahipsiz.çokçayız ama hiç yokçayız.hepimiz geberiyoruz.ve gebermek ne kadar güzel bir kelimeyse de yaşamak da o kadar düşünmeye değmez işte..zaman yok.vakiti mi soruyorsun?o da çok geç..

biyolüminesans

yakamoz

gece sayıklaması**

"baba beni başa sar ve biraz öyle dondur"

gece sayıklaması*

Değilim ben. Değil benim.

ağlat

Hep bildiğim oyunlardan sıkıldım.Bildiğim konuşmalardan , bildiğim anlardan , kestirdiğim sonlardan , hiç istemediğim yollara atılmaktan , itilmekten , ani çıkmazlardan , boca edilmiş duygulardan , duygu yapılmış maddelerden , hep joker aranan sahnelerden , hile karışmış sohbetlerden , düzey sanılan sınırlardan , bir sonraki sahnelerden , araya giren reklamlardan , zincirlenmiş bedenlerden , frenlemekten , frenlenmekten , maskelenmiş suratlardan , hapsedilmiş keşiflerden , aşılmamış engellerden , dalgalanmış sulardan , savaşan beyinlerden.. Al tüm yorgunluklarımı , sensizliklerimi , oyunlarımı al. Gözlerim damlamak istiyor, damlamadan yok oluyor. Belki içimde büyüyor. Bazen vücudum bir basınçla sarsılıyor, anlamıyorum , bağırıyor belki. Sarhoş olup içimdeki tüm zelzeleyi kusmak istiyorum. Sanki büyük bir şölen istiyorum açılış için , sular çekiliyor. İnan ağlamayı çok istiyorum. Beni ağlatsana!